SIRADIŞI BİR KADININ HİKÂYESİ
“BERRİN”İN YAZARI ERCAN AKARSU ile RÖPORTAJ!
Röportaj: Kadıköy LIFE DERGİSİ
Ercan Bey, öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Ercan Akarsu, 24 yaşında sıradan bir edebiyat tutkunu. Hayatım mücadele içinde geçti, en kötü dönemlerimde en iyi dostum kalemdi. Henüz edebiyat alanında dolu dolu biyografim olmadığı için, kendimden bahsetmeyi sevmem. Bu soruyu beş yıl sonra cevaplayayım. :)
Yazmaya nasıl karar verdiniz?
Nazım’ın dediği gibi, “Türkiye’de üç kişiden dördü Şair.” Ben de onlardan biriyim. Klişe bir cevap vardır, edebiyata adım atan herkes “ta çocukken!” yazmaya başlar. Bana göre çocukken edebiyata şiirle başlanır aslında. Çoğumuzun “Anne” diye başlayan şiiri vardır. Benim de amatörce yazdığım şiirlerim vardı. Yayınevleri şiir kitaplarına sıcak bakmadığı için kendi imkânlarımla 2009 yılında bir şiir kitabı çıkarmıştım.
“Tanıdığım Çok Kimsem Yok” adlı şiir kitabım, kişisel yayıncılık yapan bir yayınevinden çıktı. Yani maliyetini kendim karşıladım. Doğal olarak da satmadığı için bir süre sonra hepsini elime tutuşturdular. O dönemde tanıdığım Bennu YILDIRIMLAR, Toygar IŞIKLI ve Saime & Erward TIMMS şiirlerimi çok samimi ve güzel buldular. Süreğen bir arayış içindeydim; çünkü tam kişiliğimin oturması gereken yaşlardaydım. Şiirlerime de bu yansıyordu. Durmadan yazıyordum, durmadan. Sonra gördüğüm, tanıdığım kişilerden; kişiliklerden, hiçbirisinden “ben” çıkmayacağına, bana yakışmadığına, bedenime yapışmadığına ve eğreti durduğuna karar verdim. Yeni şiir kitabımın adı “Hiçbiri Ben Değilim” olmalıydı.
O sırada internette dolaşırken KaNeS Yayınlarına rastladım. Kendimi anlattım. Şiirlerimi Saime & Erward Tims, Bennu Hanım ve Toygar Bey’in çok beğendiğini ve yorumladığı söyledim. Şiirlerimi göndermemi, inceleyeceklerini söylediler. Yaklaşık iki hafta sonra olumlu cevap aldım. Dünyalar benim olmuştu. Bu kitapla KaNeS ailesine girmiştim. Yayın Yönetmeni, editörü dâhil herkes benim adıma seferber olmuştu. Aileden olmuştum.
Gerçek anlamda yazmaya, yayın yönetmenimin ve editörümün desteği ile karar verdim. İçimdekileri şiirle anlatmak yerine nesir yazmamı önerdiler. İstediğim yere gelemediğim için kendimi önemsiz hissettiğim dönemlerdi.
“Önemsiz Biri” böyle başladı. Belki de beni anlatıyordum. Kahramanımın adı Umut olsa da içime “Umut” kaçmıştı, ya da ben Umut’un içindeydim. Belli değil.
Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Size iğrenç gelecek ama yazmak kusmaya benziyor. Çok yemek yediğiniz zamanki rahatsızlık. Yaşadıklarınız, gördükleriniz, düşündükleriniz, size göre olması gerekenler. Hepsi içinize sığmıyor. Bedeniniz, düşüncelerinize iki numara dar geldiğinde boğuluyorsunuz ve kusmaya başlıyorsunuz. Sonundaki rahatlama çok güzel ama. :)
Eylül sonunda çıkacak olan kitabınızla ilgili bilgi verir misiniz?
Vermem.
(Beklemediğim bir cevaptı. Şaşırdım. Yüzündeki ifadeden şaka olduğunu hissettin. Gülüştük.) Şaka şaka, veririm elbette.
Berrin, iki yıldır üzerinde çalıştığım bir konu. Editörümle saatlerce didiştiğim, yayın yönetmenimi ikna için dil döktüğüm bir konu. Bir kadını anlatmalıydım. Erkek yazar için bir kadının duygularını ifade etmek en zor işti. Ben zoru seviyordum ve zordan başladım.
Berrin, sıradışı bir kadın. Görünen yüzüyse sıradan. Erkeklerden nefret ediyor ama babası yaşında bir adama aşık. Feminen ruhunu baskılıyor. Çocukluğundan getirdiği tüm yaşanmışlıkları ona negatiflik katmış. Feminizm bizde yanlış algılanmış, “erkek düşmanlığıyla” eşdeğer tutulmuş bir olgu. Aslında öyle değil. Öyle olsa erkeklerden feminizm savunan olmazdı. Doğru algılamak lazım. Berrin tam bir feminist değil, konu ne olursa olsun toplum normlarına aykırı olmayı seviyor. Onu bu hâle ne getirdi, kim ne yaptı, romanda göreceğiz. Finali ise çok düşündüm, öyle olması gerekiyordu.
Kitabı yazarken nasıl bir
çalışma planı izlediniz? Nelerden yararlandınız?
Roman yazmanın oldukça uzun süreç gerektirdiğini anladım. Önceleri dürtülerimle hareket ediyor, tema beni nereye götürürse oraya gidiyordum. Berrin geçen yıl yazıldı, sonra çöpe gitti. Kafamdaki Berrin değildi. Ardından yeniden kurguladım. Bir yıl boyunca en yakınımdaki kadınlardan başlayıp, uzaktakileri de gözlemleyerek incelemeye başladım. Hayata bakış açılarını, olaylar karşısındaki tepkilerini, neden bu kadar mutsuz olduklarını, aşktan beklentilerini ve pekçok şeyi.
Kafamda “Berrin” karakteri zaten vardı, başına gelecekleri de biliyordum. Esinlendiğim yaşanmış bir olay kurgusu da vardı. “Berrin”i tüm kadınlardan derlediğim yapıyı birleştirerek oluşturdum. “Berrin’in başıma gelenler, en yakınımdaki kadının başına gelseydi ne yapardı?” diye düşündüm. Ya da en kötü ihtimalle ne yaşardı. Bunlar çok ayrıntılı konular. En çok da kadın karakterini “ben” diliyle yazarken zorlandım. Son karar okuyucunun.
Size ilham veren yazarlar var mı? Kimleri severek okuyorsunuz?
Bana ilham veren pekçok yazar var. Kimin adını versem öteki kırılacak. Belki benim varlığımdan bile habersizler. O yüzden kitaplığımdaki onlara ait kitaplara haksızlık etmemeliyim. Orada duruyorlarsa birisini ötekinden ayırt etmemeliyim. Severek okuduysam eğer hepsi de değerlidir benim için.
Kitap yazmak ve yayımlamak aşamalarında neler yaşadınız? Okuyucuya ulaşma konusunda neler yapmayı planlıyorsunuz?
KaNeS Yayınlarıyla tanışıncaya kadar katettiğim yolun yüzde onuydu. O bölümü zaten anlattım. Öteki yarısı da kendiliğinden gelişti. İyi bir eserin yerde kalmayacağına inanıyorum. Tanışma fırsatını bulduğum, kitabın taslağını okuyan pek çok değerli sanatçının yorumunu aldım ve Yayınevime verdim. Bunların pek çoğunun tanınmış yazar oluşu, beni inanılmaz mutlu etti. Bir de çocukluğumdan beri hayranı olduğum Türkan ŞORAY’ın yorumu var ki, ilk defa bir kitaba yorum yapıyor oluşu da beni duygulandırdı. Ayrıca 2 tanıtım videosu çekildi. Yayınevimin yapacağı tanıtımların yeterli geleceğini düşünüyorum. Gerisi okuyucularımın birbirine tavsiyesi olacaktır.
Ayrıca Kadıköy Life Dergsi’nin de kitabıma katkısı olacağını düşünüyorum. Sizlere de teşekkür ederim.
Kadıköy'ün sizin için anlamı nedir?
Kadıköy’ü çok seviyorum. İstanbul’un yaşanılası bir ilçesi. Kültür yapısı, tarihi dokusu, her şeyi ile içime sindirdiğim güzellikte. Aradığım her şeyi bulduğum için dışına çıkmam gerekmiyor.
Kitabınızı e-kitap olarak yayımlamayı düşünüyor musunuz? Bu fikre nasıl bakıyorsunuz?
Ağaçlarımızın yok olmasına ve kağıt israfına; daha doğrusu israfın her türüne karşı olan bir yapım var. Bolluktan değil, yokluktan geldim. Teknolojiyi de seviyorum. Okuyucuya daha az maliyetle ulaşabilen projelere hayır demek mantıksızlık olur. Ki dijital evrim yaşıyoruz, her şey internette ve insanlara kendini ifade etmek isteyen tüm yazarlar sosyal paylaşım sitelerinde. Yazar olmak biraz da çok okunmayı istemekten başka beklentisi olmamak demek biraz da.
Ayrıca KaNeS Yayınları’nın da e-kitap anlaşmaları olan seçkin ve güvenilir firmalar var. Bu yüzden yayınevimin uygun göreceği her türlü girişimde varım.
Bundan sonraki projeleriniz neler?
Bana ilham veren pekçok yazar var. Kimin adını versem öteki kırılacak. Belki benim varlığımdan bile habersizler. O yüzden kitaplığımdaki onlara ait kitaplara haksızlık etmemeliyim. Orada duruyorlarsa birisini ötekinden ayırt etmemeliyim. Severek okuduysam eğer hepsi de değerlidir benim için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder